Ensonhaber Youtube kanalının yeni programı olan Çağlar Cilara ile Ensonhaber Bilim’in ikinci bölümü izleyicilerle buluştu. Moderatör Çağlar Cilara’nın yönetiminde gerçekleşen sohbet, Prof. Dr. Oytun Erbaş’ın gündeme dair önemli değerlendirmelerini içerdi. Program sırasında Cilara’nın, Erbaş’a yönelttiği “LGBT hastalık mı?” sorusu, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.
ABD’deki salgını hatırlatma bağlamında Erbaş, 1981 yılında başlayan HIV salgınını hatırlattı ve “Bir Haziran’da genç bir çocuğun bağışıklık sistemi zayıflığıyla başlayan zatürreyle olaylar zinciri başladı. Ardından benzer vakalar çoğaldı ve Kaposi sarkomu da gözlemlendi.” şeklinde ifade etti. Bu süreç, “homoseksüel immün yetmezlik sendromu” olarak adlandırıldığında toplumda büyük tepkiler oluştu ve eşcinsellerin evleri yakıldı; hemofili hastası çocuklar dahi okullardan uzaklaştırıldı.
“Doğuştan böyleler” başlığıyla devam eden görüşte Erbaş, bilim insanlarının bu önyargılara karşı harekete geçtiğini belirtti. “Yaklaşık 200-300 eşcinsel bireyin beyin otopsileri gerçekleştirildi. Hipofiz bezinin arkasında bulunan hipotalamus bölgesinde, erkek gaylerdeki cinsiyet nörolojisi kadınlarınkine benzerlik gösterdi. Bu da doğuştan böyle olduklarını düşündürüyor.”
“Anne karnında az beslenen bebeklerin gay olma ihtimali artıyor” ifadesiyle devam eden Erbaş, genetik unsurların tek başına açıklayıcı olmadığını vurguladı. Epigenetiğin gelişmesiyle birlikte, genlerin açılıp kapatılabildiğini söyleyen bilim insanı, “anne karnında bir şeylerin olması durumunda çocuğun yöneliminde değişim görülebilir” diye devam etti. BBC’nin yaptığı bir çalışmaya atıfta bulunan anlatımlarda, “anne karnında az beslenen bebekler, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde dişil özelliklere yatkınlaşabilir” ifadesi kullanıldı; sonuç olarak bazı durumlarda “gay olma ihtimalinin arttığı” belirtildi.
Bu açıklamalar, tartışmaları derinleştirdi ve bilim insanlarının konunun çok yönlü olduğu konusunda uyarıda bulunmasına yol açtı. Erbaş’ın sözleri, konunun sadece genetik belirleyicilere indirgenemeyeceğini göstermektedir; toplumsal algılarla bilimsel bulgular arasındaki iletişimin önemine vurgu yapıldı.
News
