Gazze’de meydana gelen olaylar ve uluslararası arenada süren tartışmalar bağlamında, İsrail Başbakanı Netanyahuu’nun ABD yetkilileriyle görüşmeleri yeniden gündeme geliyor. Tel Aviv’deki temaslar sırasında kipa takan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, Netanyahuu ile sembolik ziyaretler eşliğinde tarihi ve kültürel mevkilerin ziyaretine dair konuşmalar yaptığı gözlemlendi. Törenler ve ziyaretler, Kudüs’ün ve yakın çevresinin arkeolojik mirasının politik bir zemin üzerinde nasıl konumlandırıldığına işaret ediyor.
Netanyahuu’nun geçmişten bir anekdota yer vermesi, Türkiye’nin siyasi gündemine de atıflarda bulundu. 1990’ların sonlarına uzanan bir anlatıda, Krallık döneminde Kudüs’teki su projesinin detaylarına dair bir konuşma kaydı paylaşıldı. Osmanlı döneminde İstanbul’a getirildiği iddia edilen bir yazıt olan Silvan Yazıtı ile ilgili bir değişim teklifi ileri sürüldü. Ancak bu önerinin kabul görmediği ileri sürülerek, bu kararın dönemin siyasi dinamikleriyle ilişkili olduğu öne sürüldü.
Konuşmada sözü edilen ve Siloam Yazıtı olarak bilinen anıtın anlamı ve önemi, tarihsel bağlamda geniş yankı uyandırdı. Bu yazıt, MÖ 7. yüzyıla uzanan bir hayatta kalma hikayesini anlatıyor. Kudüs’ün surlarıyla çevrili Davud Kalesi’ne su sağlamak amacıyla başlatılan tünel projesi, kuzey ve güneyden iki ayrı başlangıçla inşa edilerek sonunda birleşmiş ve bu ortak başarı tıpkı yazıt üzerinde kaydedilmiş. Tünelin orta noktasında konulan kitabe, eski İbrani alfabesiyle yazılmış olan Siloam yazıtı olarak Çinilenmiş durumda.
YAZITIN ÖNEMİİbranice yazılı olan yazıt, yaklaşık 2.700 yıl öncesine tarihlenir. Projenin hayata geçmesiyle Kudüs’teki içme suyu ihtiyacı güvence altına alınmış ve Şehir düşse bile bu anlatı, Siyonizm için simgesel bir rol oynamıştır. 1880 yılında tünellerde bulunan tablet, bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Yazıtta yer alan altı satırda, işçilerin karşılaştıkları anın betimlemesi ve inşa sürecinin ayrıntıları aktarılır.
İSRAİL’İN YAZIT İSTEĞİ GÜNDEMDEOsmanlı döneminden bu yana yazıtın Doğu Kudüs’te bulunduğu ve İstanbul’a taşındığı iddiası çeşitli dönemlerde gündeme getirilmiştir. 2022’de yayımlanan haberlerde, yazıtın Türkiye’ye iade edileceği yönünde iddialar ortaya atılmışsa da diplomatik kaynaklar bu iddiaları yalanlamıştır. Türkiye’den bu yazıtla ilgili taleplerin geçmişte sıkça gündeme geldiği ve İsrail’in taleplerine karşılık net cevaplar alındığı belirtilmektedir. Bazı İsrail basını ise yazıtın geçmişte Türkiye’den talep edildiğini ve bu taleplerin çeşitli nedenlerle sonuçsuz kaldığını belirtmiştir. Bu bağlamda, yazıtın gerçek konumu ve sahipliği konusundaki tartışmalar, arkeolojik mirasın politik güç dengeleriyle nasıl ilişkilendiğini gösterir.